satranç hikayeleri
OKUYALIM,EĞLENELİM !
1891 yılında ABD’de sakallılarla keller arasında bir yarışma düzenlenmiş.Yarışmayı 14 – 12 skor ile kel olanlar kazandıktan sonra biri şaka olarak:Kellik ve bilgelik , ayrılmaz ikilidir.” demiş.
* * *
Şu anda yeryüzünde,bizim dünyamızda 300 milyon insan satranç oynuyor. Bu en yaygın, futboldan daha popüler bir oyundur.
Siz de bu insanlara katılmak ister misiniz?
* * *
Dünya şampiyonluğu rövanş maçını kaybettikten sonra Capablanca ,satranç oyununa yeni bir taşın girmesini öneriyor.Bu yeni taş hem Vezir,hem de At gibi hareket edebilecek ve adı da Marshal (mareşal) olacak. Amerikalı Büyük usta Frank Marshall bu fikri duyunca Capablanca’ya teşekkür etmiş ve:”Yine de o bu yeni taşa kendi adını versin” demiş.
Sonuçta ”marshal” taşı hiçbir zaman yarışmalarda görülmemiş.
* * *
Matematikçilerin hesaplarına göre iki Şah ,satranç tahtasında 3612 değişik pozisyon yaratabilir;İki Şah ve piyonlar ile 167248 konum yaratmak mümkün olabiliyor; tüm satranç taşları ile 7 534 686 312 361 225 327 konum elde edilebilir.
* * *
Yaş grupları turnuvasında,1.tur başladıktan sonra,geç kalan çocuklardan biri 99.katılımcı olarak hakem masasına geliyor.
- Soyadın nedir? diye soruyor hakem.
- Tur
- 1.Turun başladığını biliyorum, soyadını soruyorum – diye tekrar etmiş hakem.
- Tur, demiş yine çocuk
Bu şekilde devam edebilirmiş ;fakat masaya gelen Başhakem adını sormuş.
- Artur , demiş çocuk.
Geç gelen oyuncunun gerçek adı soyadı Artur Tur olduğu anlaşılmış !
* * *
Ünlü Amerikalı Büyükusta Samuel Reshevski sadece satrançta değil, 7 yaşındayken de yetenekleri ile çevresini etkiliyormuş.Bir defa psikolog ona 40 tane belli bir sırayla kare içine yerleştirilmiş geometrik şekiller göstermiş.Küçük Samuel 4 dakika boyunca tüm şekilleri ezberledikten sonra aynı sırayla hiç hata yapmadan bütün şekilleri kağıda çiziyor.
Bu büyükler için de çok zor olsa gerek!
* * *
Büyükusta Gufeld ,Fillerle oynamayı tercih eden bir oyuncuymuş. Aynı takımda oynayan kuvvetli bayan oyuncu her maçta Fillerini Atlara değişiyormuş. Gufeld bunu yapmamasını rica etmiş, fakat bayan bildiğini okuyormuş. Sonunda aklına ilginç bir fikir gelmiş ve:”Tanya,sen hayvanat bahçesine git ve orada Fili gör ve bak onu nasıl seveceksin” demiş.
Tanya hayvanat bahçesine gitmiş ve döndükten sonra:”Usta,ben bunu daha önceden bilseydim, herhalde dünya şampiyonu olurdum” demiş.
* * *
19 yüzyılın 70 –80 yılların en güçlü oyuncusu Yohaness Tsukertort (1842-1888) 12 dil biliyormuş
Almanca,İngilizce,Fransızca,Rusça,İspanyolca,Lehçe,İtalyanca,Arapça,Latince,Eski Yunanca,Eski İbranice ve Esperanto.Böylece her gittiği yerde kolayca temas kurabiliyormuş.
* * *
SİYAH KRALİÇE
Beyaz Şah meraklı bakışlarını siyah Kraliçenin(Vezirin) ardından gönderiyordu.
- Nasıl bir taş ama!Benim olması için neler vermezdim !
- Riskli bir eğlence bu Ekselansları! diye seslendi beyaz Kraliçe :” Merak ediyorum,
neleri feda edeceksiniz.”
Şah hemen bir piyon feda etti.
- Sadece bu mu? Sizin durumunuzda?!
Şah,piyonun ardından Atı ve daha sonra Kaleyi de feda etti.Siyah Kraliçe yapılan her fedayı memnuniyetle kabul etti.
- Kaybetmiyor musunuz,Ekselansları! diye dalga geçti Siyah kraliçe.“Buraya kadar kendinizi
koruyabildiniz, ama bundan sonra ne yapacaksınız?“
- Ben hiçbir zaman kaybetmem diye gururla cevap verdi Beyaz Şah „ ben bunun için Şahım!“
Ve Beyaz kraliçeyi feda ettiği an da geldi.
- Şimdi ben artık hürriyetime kavuştum ve bundan sonra her şey olabilir.Senin korkuların kalmadı siyah Kraliçem,seni bekliyorum! diye heyecanla beyaz Şah seslendi .
Siyah Kraliçe ise sessiz ve sakin hamlelerle yavaş yavaş hedefine doğru yaklaşıyordu.
* * *
Kübalı Capablanca ( 1888-1942) 1921 yılında Lasker’i yendikten sonra üçüncü Dünya şampiyonu olarak tarihe geçiyor.Altı yıl,1927 yılına kadar dünyanın en kuvvetli satranç oyuncusu olarak zirvede kalıyor.Satrancı 4 yaşında öğrenen Raul Capablanca 5 yaşındayken bir oyunda önce babasını,sonra da babasının arkadaşını yeniyor.
* * *
Fil ve At,Şahın yanına gidiyor ve oyuna katılmak istediklerini söylüyorlar.Şah,File dönerek:
- Sen ne yapabiliyorsun? diye sormuş.
Fil, tahtanın bir köşesinden öbür köşesine kadar gidip gelebileceğini söyleyerek hünerini göstermiş.”O!Bu uzaklara kadar gidiyor” diye düşünmüş Şah ve File en yüksek dereceden maaş bağlanmasını emretmiş.Sonra ortaya hünerini göstermek için At çıkmış.Bir adım ileri,iki adım yana;iki adım ileri bir adım yana gidip gelmiş At.
- Hepsi bu mu?diyerek hayal kırıklığına uğrayan Şah,Atı en düşük maaşa bağlamış.
Oyuna katıldıktan sonra çok kısa zamanda At, becerisinden dolayı Fil gibi en yüksek dereceden maaş almaya başlamış.Bunu gören Kale:
- Onu Fil ile nasıl kıyaslayabilirler ? diye hayret etmiş.”Bunların zaten ikisi de kalitesiz.Fil, çaprazda olsa bile hiç değilse doğru gidiyor.Bu At ise?”
Kale,Atın ne kadar büyük bir beceriyle adım ileri,iki adım yana sıçrayarak en önemli rakip taşları nasıl kandırdığını hiç düşünemiyordu.
* * *
Sekiz yaş grubu şampiyonasında,oyundan sonra maçın analizi yapılıyor.Antrenör :
- Yavrum,sen ne zaman At’sız kaldın?Hamleyi mi yazmadın ne?
- Hayır hocam,ben piyon hamlesi yaparken At yere düştü.Onu yerden kaldırmak için de zamanım olmadı.
* * *
Lasker,İngiltere’de tesadüfen tanımadığı biriyle satranç oynamış ve tabi çok çabuk kazanmış.
- Siz çok garip oynuyorsunuz diye işaret etmiş Lasker “ bu maçta nedense siz bir defa bile At ile oynamadınız!”
- Ben, daha At hamlesini öğrenemedim ki diye cevap vermiş rakibi.
* * *
NASIL DAHA İYİ
Oyun ateşli,kızgın haldeydi.”Benim de artık harekete geçmem lazım” diye karar verdi piyon ve komşusuna sordu:
- Nasıl daha iyi olur?Bir mi,yoksa iki kare ileri mi gitsem?
- Tabi ki bir kare!Herkes çok ileri gitmek istediğini söyleyecek.
- “Evet,doğru” diye düşündü piyon ve bu arada Fili gördü.
- Fil kardeş,benim nasıl hareket etmem daha iyi olur?Bir veya iki kare mi?
- Elbette ki iki kare!Aksi takdirde herkes geri kaldığını söyleyecek,dedi Fil.
- “Evet,doğru” dedi yine piyon ve Atı gördü.
- Nasıl daha iyi olur?Bir mi,iki mi ileri?
- Bir ileri elbette!Yoksa Şahı yalnız bıraktı dedikoduları ortaya yayılmasını mı istiyorsun?
- “Evet,bu da doğru! diye düşündü piyon ve Kaleyi gördü.
- Nasıl daha iyi.....? diye soracak oldu ve o anda oyun bitiverdi.
Piyon gibi kararsız kalmayın!!
* * *
J.Blackburne(1841 – 1924) defalarca İngiltere şampiyonu olmuştur.Onun hesaplarına göre 50 yıllık satranç hayatında 50 bin maç yapmıştır.Bir tüccarın oğlu olan Joseph Henry,17 yaşında ticari faaliyetleri bırakarak kendisini tamamen satranca adamış biridir.Kuvvetli bir kombinezon oyuncusu olan Blackburne için rakipleri ona “Kara ölüm” lakabını takmışlar.Esasen Blackburne İngilizce’de “Kara yakıcı” demektir.
İki yaşlı adam evin yakınında satranç oynuyorlar.Bu esnada onlara çok yakın bir yerden cenaze arabası geçiyor.Hamle sırası onda olan oyunculardan biri ayağa kalkmış ve şapkasını indirmiş.
- Ne oldu size?Oyunu niçin kestiniz? diye soruyor öteki.
- Afedersiniz, derin nefes alarak ayağa kalkan – ne de olsa biz 30 yıldır karı koca idik.
* * *
Biliyor musunuz ki,4.Dünya şampiyonu Alekhin ile 5.Dünya şampiyonu Botvinnik arasında unvan maçı yapılmamış.Birinci nedeni,araya 2.Dünya savaşın girmesi ve ikinci neden ise 1946 yılında Alekhin’in ani ölümü.Satranç dünyası şampiyonsuz kalıyor ve FİDE o zamanın en kuvvetli altı oyuncu arasında turnuva düzenlemeye karar veriyor. Bu turnuvaya Botvinnik,Smislov,Keres,Euwe,
Reshevski ve Fayn davet ediliyor.Daha sonra Fayn çekiliyor ve böylece 5 büyük usta Dünya şampiyonu ünvanlığı için mücadeleye ediyor. İlk iki tur Hollanda’da,son üç tur ise Moskova’da oynanıyor.
Birinciliği Botvinnik kazanıyor ve 5.Dünya şampiyonu olarak ilan ediliyor.
* * *
AĞABEYE MAT
Küçük oyuncular için düzenlenen bir turnuvada iki çocuk karşılaşıyor. Biri daha büyük 10 yaşında, diğeri ise 6 yaşında. Büyük olan, küçük çocuğu devamlı aşağılıyordu. Tahtadaki taşlarla oynarken, kana susamış gibi konuşuyordu:
- Ben senin Atını yedim, ben senin Filini yedim, ben senin Kaleni yedim, ben senin 5 tane piyonunu yedim.
Küçük hem ağlıyor hem akis gibi tekrar ediyordu:
- Sen benim Atımı yedin, sen benim Filimi yedin, sen benim Kalemi yedin, sen benim 5 tane piyonumu yedin,fakaaat(gözlerini büyük açarak) sen iki hamle sonra mat oluyorsun! Matı yaptıktan sonra,bizim küçük kahraman hakeme doğru koşuyor ve hıçkırıklarla ”Ben ben, kazan-kazandım” diyor. Büyük çocuk ise koridorda annesinin kucağına yığılmış vaziyette ağlamaktaydı.
* * *
HAYATTA OLDUĞU GİBİ
Onlar satranç oynuyordu ;o ve rakibi.Birden o gülümsedi ve rakibine :
- Durumun ümitsiz.Terk et!- dedi.
Rakibi duymazdan geldi.İki hamle sonra o daha canlı gülümsedi ve :
- Beraberlik teklif ediyorum.Fikrimi değiştirmeden kabul et -dedi.
Rakibi yine cevap vermedi.İki hamle sonrası o mat oldu.
Sonuç : Kötü oyunda mayın döşemek de fayda etmiyor.
* * *
ÇOCUKLAR ARASINDA
Yaş grupları şampiyonasında,geleceğin büyük ustaları 8 yaşında iki çocuk arasında şöyle bir konuşma geçiyor:
- Sen birinci olamazsın!
- Niçin? diye soruyor öteki.
Kendinden emin:”Çünkü ben bile en çok üçüncü olabilirim” cevabını veriyor küçük oyuncu.
* * *
Turnuvaya katılacak olan Büyük usta ,otelde kötü bir gece geçirmiş.Ertesi gün sabahı yarışma başlamadan önce otel sahibine memnuniyetsizliğini dile getirmiş:
- Sizin köpeğiniz bütün gece havladı ve şimdi sonuç kötü olabilir!
- Rahatsız olmayın ,efendim demiş otel sahibi :” benim köpeğim gündüz uyuyor!”
* * *
Satrancı çok seven biri vefat ettikten sonra günahları olmadığı için cennete gider.Orada ne görsün-bütün büyük ustalar orada,Lasker,Steinitz,
Capablanca,Euwe,Alekhin,Botvinnik.Onları görünce tabi ki canı onlarla satranç oynamak ister.Dayanamayıp,Alekhin’e yaklaşır ve:
- Üstat,sizinle satranç oynayabilir miyim?diye sorar.
- Ne demek,tabi ki olur cevabını alır.
Çabucak taşları dizmişler.Kurada Beyaz taşlarla oynamak amatöre çıkar.Doğal olan e2-e4 hamlesini yapar.Alekhin bu hamleyi görünce hemen Şahını yatırarak oyunu terk ettiğini göstermiş.Amatör paniklemiş:
- Ne oldu Üstat? diye sormuş.
- Biliyor musun kıymetlim,siz buraya çok yakın zamanda geldiniz,biz ise uzun zaman oldu buradayız.Doğru oynanan oyunda,e2-e4 hamlesi her zaman kazanır demiş Alekhin.
BERABERLİK VE......İKİ EŞEK
1936 yılında Moskova’da yapılan 3.Uluslar arası turnuvasına Capablanca da katılıyor.Son turda
kendisi Liliental ile oynayacak.İkisi de aynı otelde kaldıkları için sabah birlikte berbere gidiyorlar.Birinciliği garantileyen Capablanca yan yana otururken,Liliental’a sormuş:
- Bugün ne yapmak istiyorsunuz?
Liliental daha cevap veremeden:
- Beraberlik mi istiyorsunuz?
- Evet,istiyorum ama nasıl?
- Bu çok basit.Dört At açılışını oynarız ve taşları çabuk değişiriz demiş Capablanca.
Oynanmaya başlanmış.Liliental kötü pozisyona düşmüş ;fakat Capablanca sözünde durmuş ve
oyun beraberlikle sonuçlanmış.Daha sonra Liliental,turnuvada seyirci olarak bulunan ülkenin başsavcısına yaklaşmış ve:
- Efendim,Capablanca’ya karşı oyunumu nasıl buldunuz?diye sormuş.
- Evet,bu açılış dört At ve iki eşek oyunu idi!
Bu şekilde Başsavcı önceden yapılan anlaşmayı eleştirmiş.
Küçükler yarışmasında 7 yaşındaki Salih :
- Kız bana beraberlik teklif etti.Ben kabul ettim ;fakat o şaka yaptığını söyledi.
Rus imparatoru Pavel(1754 – 1801) satranç oynamayı çok seviyordu ve kendini de iyi oyuncu sayıyordu.Bir defa saraya imparator karşıtı ,satranç bilen bir mahkumu getiriyorlar.
İmparator Pavel onu sorguya çekmiş ve ne için ceza aldığını sorgularken satranç oynayıp oynamadığını da sormuş.Mahkum bildiğini söylemiş.Üç oyun oynanmaya karar verilmiş. Oturmuşlar,oynamışlar ve üçünde de imparator kaybetmiş.
- Onu serbest bırakın! diye emretmiş Pavel .” Böyle mükemmel bir satranç oyuncusu suçlu olamaz.”
* * *
1954 Olimpiyatlarında İran takımı ,Skandinav ülkelerinden bir takım ile oynuyor.
Organizatörler her iki oyuncuya da tabak içinde birer kuru pasta ikram etmişler.Pozisyonu kötü olan İranlı oyuncu pastalardan birini yedikten sonra elini ikincisine uzatmış.Rakibi acemce bilmediği için iki işaret parmağını üst üste çapraz koyarak pastanın ikiye bölünmesi iyi olacağını işaret etmek istemiş.İranlı bunu beraberlik teklifi olarak algılamış,hemen hakemi çağırmış ve beraberliği kabul ettiğini söylemiş.
1960 yılında Mikhail Tal,Botvinnik’i yenerek 8.dünya şampiyonu oluyor.Onun ,ileri gelen satranç
oyuncuları arasında müthiş bir hafızaya sahip olduğu biliniyor.
Bir 38 masalı gösteri maçında Tal 37 maçı kazanıyor ve sadece bir tanesini Mayer adında birine kaybediyor.Maçtan sonra bu oyuncu Tal’a yaklaştığında:
- Biliyor musun ? demiş Tal “ Oyunun bir yerinde ben maçı kazanabilirdim!”
Mayer hayretle sormuş :
- Siz ,oynadığımız maçı ezbere mi biliyorsunuz?
- Ben bu simultanede oynadığım oyunların hepsini ezbere biliyorum demiş Tal.
Kağıt,kalem aldıktan sonra hiç satranç tahtasına bakmadan tüm 38 oyunun notasyonunu yazmış
* * *
Büyük usta Zigbert Tarash (1862-1934) altı yaşında iken yazmayı öğrendiğinde öğretmenine
kanıt olarak yazı dolu kağıtlar sunmuş.
- Çok iyi demiş öğretmeni. “Fakat burada yazılanları ben anlayamıyorum!”
- Her şey anlaşıldı öğretmenim,siz satranç bilmiyorsunuz Bu İspanyol açılışının bir varyantı diye cevap vermiş küçük Tarash.
* * *
Alekhin çok sık oyunlarını satranç tahtasına hiç bakmadan oynuyormuş. 1916 yılında Moskova’da bir simultane maçında 37 kişiyle körleme(hiç bakmadan) oynamış.
Oyunların 28’ini kazanmış,6 tanesini berabere bitiriyor ve sadece 3 maçı kaybediyor.Daha sonra
Serpuhovo şehrinde verdiği simultanede 40 kişiyle yine körleme oynuyor ve 32 maçı kazanç,4’ü berabere ve 4’ü mağlubiyetle sonuçlanıyor.
Körleme oyunlarda dünya rekoru Macar büyük usta Yanoş Fleş’e aittir.Alekhin’den yıllar sonra verdiği simultanede Fleş 52 kişiyle aynı anda körleme oynuyor.Tahtalara hiç bakmadan Büyükusta 31 maçı kazanıyor,18 berabere ve sadece 3 maçı kaybediyor.
İnanılmaz bir rekor!!
Filipinli büyükusta E.Torre çok konuşkan biri değilmiş.Bir yarışma sonrası onunla bir söyleşi yapılacakmış. Amerikalı bayan gazeteci konuya şöyle başlamış:”Sizden iki kelimeden fazla cevap alacağıma dair bahse girdim.Ne dersiniz?”
-Siz kaybettiniz,demiş Torre.
* * *
Satranç oyuncusunun kız arkadaşı:
- Babama senin satranç oyuncusu olduğunu söyledim diyor.
- E,tepkisi ne oldu ?
- O çok sevindi.
- İyi bir haber.
- Ama zannetme ki,babam satrancı seviyor!
- O zaman niçin sevindi?
- Çok basit.Babam kapının dışına atmaya çalıştığı önceki arkadaşımın boksör olduğunu bilmiyordu.
Ünlü usta F.Zemish bir defa körleme simultane verirken ona yaşlı bir bayan yaklaşmış ve uzun süre onun yüzüne bakmış.Sonra Zemish’in rakiplerine dönerek:”Bu çok açık bir aldatmaca!O hiç de kör değil”.- demiş.
* * *
Satranç ustasına soruyorlar:
- E ,damadınızdan memnun musunuz?
- Nasıl desem,o hiç de satranç oynamayı bilmiyor.
- Ne kötülük var bunda?
- Sorun şu ki,hem oynamayı bilmiyor hem de sürekli benimle oynamak istiyor!
1925 yılında İspanya’nın Saragosa şehrinden telegraf ajansları ilginç bir haber yayınlamışlar.O şehrin satranç ustası Yunkoza körleme 33 masada simultane vermiş ve sonuç 32 galibiyet ve sadece 1 mağlubiyet.
Sonradan anlaşılmış ki,Yunkoza hakikaten yerel basına böyle bir ilan vermiş.Fakat,bu onun ilanına sadece 3 kişi gelmiş.Yunkoza 2 maçı kazanmış,1 maçı da kaybetmiş.
Kalan 30 masada rakipleri gelmediği için Yunkoza kendini hükmen galip ilan etmiş.
Bir oyuncu maç sırasında uyumuş.Rüyasında maçı çok etkili bir şekilde kazandığını görüyor.Seyirciler alkışlıyor,arkadaşları ise onu tebrik ediyor ve iltifatlar yağdırıyor.
Uyanan muzaffer,sevinç dolu yüzle gitmeye hazırlanıyor.Fakat,birden rakibin sesi duyuluyor:
-Hamle sizde,üstad!
Bizim kahraman hiç bozmadan :
-Oyun çoktan bitti,benim daha fazla oynamaya canım istemiyor diye cevap vermiş ve gururla yarışma yerini terk etmiş.
* * *
İki yaşlı adam evin yakınında satranç oynuyorlar.Bu esnada onlara çok yakın bir yerden cenaze arabası geçiyor.Hamle sırası onda olan oyunculardan biri ayağa kalkmış ve şapkasını indirmiş.
- Ne oldu size?Oyunu niçin kestiniz? diye soruyor öteki.
- Afedersiniz, derin nefes alarak ayağa kalkan – ne de olsa biz 30 yıldır karı koca idik.
Reykyavik şehrinde B.Spassky ile oynadığı 18.nci maçta aniden Fischer başını masadan kaldırmış ve yüksek sesle bağırmış:
-12’inci sırada oturan kız,hemen dondurma yemeyi bırak!
- Ama ben sadece üçüncü dondurmayı yiyorum diye itiraz etmiş 8 yaşındaki Astrid.
-Üçüncüsü değil,yedincisini yiyorsun küçük yalancı ! diye haykırmış Fishcer.”Zannetme ki,ben onları saymıyorum!”
* * *
İki kişi satranç masasına oturuyor ve bir tanesi:
- Şimdi göreceğiz kim daha iyi oynuyor.
Masaya gelen hakem süreyi başlatıyor ve ellerini ovuşturarak:
- Baylar,bakalım kim daha kötü oynuyor demiş.
Meşhur satranç psigoloğu Blümenfeld’in oyun oynarken kendi düşüncelerini bir deftere yazma alışkanlığı varmış.Oyunların birinde rakibi fazladan merak göstererek sürekli onun defterine bakıyormuş.O zaman Blümenfeld onun bu zayıflığından istifade etmeye karar veriyor.Tecrübeli psikolog defterine ”Filin feda edilmesinden korkuyorum “ diye yazmış ve masadan uzaklaşmış.Meraklı rakibi hiç düşünmeden Filini feda etmiş.Masaya dönen Blümenfeld ,rakibin sevinç dolu gözlerin önünde yeni düşüncelerini yazmış ”Korkular boşuna idi .Fil fedası oyunu kaybettiriyor.” Fili aldıktan sonra tabi ki,rakibi oyunu terk etmiş.
* * *
Öğretmen, öğrencilere soruyor:
- Çocuklar,satranç kış sporu mudur,yoksa yaz sporu mu?
Satrancı hiç bilmeyen bir öğrenci:
- Öğretmenim,evde soba yanıyorsa kış sporudur ;eğer yanmıyorsa yaz sporudur diye cevap vermiş.
1960 yılın sonunda New York sulh mahkemesinde bir dava görülüyor. 28 yaşındaki D.Feldman çeşitli kütüphanelerden 850 satranç kitabın çalınmasıyla suçlanıyor.Hakim:
-Eğer , Dünya şampiyonluğunu Amerika’ya kazandırmayı hedef olarak koysaydınız ben size karşı hoşgörü gösterebilirdim.Fakat, şahitler sizin şimdiye kadar hiçbir kitap açıp okumadığınızı söylüyorlar diyerek suçluyu mahkum ediyor.
* * *
Morphy – Paulssen maçı 1853 yılında satranç saati kullanılmadan oynanmış.Oyun 34 saat devam etmiş ve bu maçta sadece 34 hamle yapılmış.İlk satranç saati ise 1883 yılında ortaya çıkıyor.
Büyükusta Keres simultane veriyor.Masaların birinde 1.e2-e4 hamlesini yapıyor ve diğer masalara geçiyor.İkinci kez aynı masaya geldiğinde oynadığı piyonun başlangıç yerinde olduğunu görüyor.Rakibi ortada yok.Keres tekrar piyonu e4 karesine getiriyor ve devam ediyor.Ancak,üçüncü kez masaya geldiğinde yine piyonun başlangıç yerinde olduğunu görüyor.Rakibi yine ortada gözükmüyor.İşin ne olduğunu anlayamayınca rakibini görmek istiyor.Üçüncü defa e4 hamlesini yapınca bu sefer karşısa 85 yaşında kurnaz yüzlü bir satranç sever çıkıyor ve e4 hamlesini görünce ”Berabere!3 defa pozisyon tekrarı “ diyerek sevinçle bağırmış.
Najdorf,İngiltere’de her zaman başarısız oynuyormuş.
-Orada sürekli sis var diye kendini savunuyormuş büyükusta .” Öyle bir sis ki,bir figürü diğerinden ayırt etmek çok zor.Bazen piyon feda ettiğini düşünüyorsun,fakat sonradan bu Fil olduğu anlaşılıyor.”
Öğretmen soruyor:”18.yüzyılın satranç oyuncuları hakkında ne biliyorsunuz?”
Öğrencilerden biri :”Öğretmenim,onların hepsi öldüğünü söyleyebilirim” diye cevap veriyor.
* * *
Arkadaşı soruyor:
- Sen basketbol oynuyor musun?
- Eh,fena sayılmaz.
- Peki,satranç oynuyor musun?
Cevap:
- Bu oyunda topu nereye atıyorlar?....
Kolorado eyaletinin Denver kasabasında cezaevinde Fischer simultane veriyormuş.Mahkumlarla oynayan Fischer masalardan birine yaklaştığında beyaz Kalenin çalındığını görmüş.
-Çaldığınız Kaleyi yerine koyarsanız,sizi idareye şikayet etmem ve ceza süreniz artmaz ! diye ciddi sesle Fischer rakibini uyarmış.
- Beni boşuna tehdit ediyorsunuz diye sırıtmış rakibi.” benim cezam ömür boyu.”
Satranççının biri kumsalda köpeği ile satranç oynuyormuş.Etrafına kalabalık birikmiş.Aralarından biri:”Ne kadar da akıllı köpek !”-demiş.
-Ne akıllısı ,skor 3:1 benim lehime demiş oyuncu.
* * *
Satranç oyuncusunun bir arkadaşı eşiyle birlikte onun villasına misafirliğe gidiyor.Bakıyor ki,ilginç bir mat problemi çözmeye çalışıyor.
- Dostum, eşin nerede ? diye soruyor misafir.
- Villanın arka tarafında baltayala odun kırıyor.
- Ne demek ya!Sen burada satranç oynuyorsun,eşin ise orada uğraşıyor..
- Kabahat onda kardeşim,şimdiye kadar satranç oynamayı öğrenemedi ki!
Büyükusta Flor simultane veriyor.Katılımcılar herkes kendi getirdiği satranç takımı ile oynuyor.Sıradaki oyuncuya yaklaştığında bakmış ki,tahtada figürler birbirinden ayırt edilemiyor-şah vezirden,at ise filden farksız.Rakibine sormuş:
-Daha iyi bir satranç takımınız yok muydu?
-Rica ederim,üstat – samimi ve içtenlikle hayret etmiş rakibi – ben Reti üstada karşı da ,körleme oynamasına rağmen bu takımla oynadım.
Radyo vasıtası ile oynanan meşhur SSCB-ABD maçında David Bronshteyn her iki maçını da kazanıyor.Rakibi Amerikalı usta Santasiera ona bir telegraf gönderiyor:”Sizi tebrik ediyorum.Her iki maçı da kazandınız ve 2 Filin 2 Ata karşı üstünlüğünü kanıtladınız” Bronshteyn hemen cevap vermiş:”Sonraki karşılaşmamızda 2 Atın 2 File karşı üstünlüğünü kanıtlamaya çalışacağım”.
Bayanlar Dünya Şampiyonu Vera Menchik sıkça erkeklerin turnuvalarına katılıyormuş.1929 yılında Karlsbad şehrinde onun katılımıyla turnuva düzenleniyor.Turnuva öncesi Avusturyalı usta G..Kmoh şöyle bir beyanda bulunmuş:”Bu turnuvada eğer Menchik 3 puan alırsa,ben bayan bale grubuna gireceğim”. Kmoh’un işi yürümemiş.Vera Menchik tam 3 puan almış.
Meşhur bir usta popüler bir açılışta her hamle üzerinde uzun uzun düşünüyormuş.Maç bittikten sonra rakibi sormuş:
-Oyunun başında ne için düşünüyordunuz?Siz bu açılış sistemini çok iyi biliyorsunuz!
Usta:
-Ben evin anahtarını kaybettim ve nerede kaybetmiş olabileceğimi düşünüyordum diye cevap vermiş.
* * *
- Bir büyükusta için en zor olan şey nedir? diye soruyor”Sağlık” dergisinden bir gazeteci:
-Herhalde seyircileri alkışlamaya zorlamaktır.
Gazetecinin hangi dergiden olduğunu anlayan büyük usta :
- Hayır,bu o kadar zor bir şey değil,Veziri feda etmek yeterli.Fakat,daha zor olanı oyun esnasında seyircilerin öksürmemelerini mecbur etmektir.
Buenos-Ayres turnuvasında Arjantinli büyük usta Najdorf her gün takım elbisesini değiştiriyormuş.
-Sizde kaç tane takım elbise var öyle? diye sormuş genç Fischer.
- 150 tane.Gülümseyerek cevap vermiş ünlü büyükusta.
Bu rakam Fischer’de büyük intiba yaratmış ve o da takım elbise toplamaya karar vermiş.Birkaç yıl geçmiş ve yeniden karşılaştıklarında Fischer övünerek:
-Üstat,sizin rekorunuz kırıldı.Benim artık 157 takım elbisem var!
-Aferin,Bobby diye tebrik etmiş Najdorf. “Fakat siz aşırı özenmişsiniz.Ben o zaman şaka yaptım,benim sadece 15 takım elbisem var.”
Vilhelm Steinitz Londra’da “Gambit” satranç kulübünde satranç oynayarak geçimini sağlıyormuş.Müşterilerinin arasında çok zengin bir adam varmış.Steinitz ona karşı sürekli kazanıyor ve böylece yüklü miktarda para alıyormuş.Onun için bu zengin adam altın yumurtlayan bir tavuk gibiymiş.Bu böyle uzun süre devam etmiş.Kulüpte bulunan biri ,bu iş böyle devam ederse zengin müşteriyi kaybedeceğini söylemiş.Steinitz onu haklı bulmuş ve sıradaki oyunda yenilmek için kendi Vezirini kaptırmış.Steinitz terk etmiş ve sonraki oyunu oynamak için taşları dizmeye başlamış.Fakat zengin adam tüm sesiyle kulüpte bulunanlara bağırmış:”Ben Dünya Şampiyonunu yendim !” ve bir daha gelmemek için gururla kulübü terk etmiş.
Böylece Steinitz altın yumurtlayan tavuğu kaybetmiş.
Lasker tren ile yolculuk esnasında bir satrançseverle tanışıyor. Lasker’i tanımayan bu adam ona maç yapmalarını öneriyor. Lasker kuralları iyi bilmediğini söylemiş.O zaman ukala yolcu Vezirsiz oynayacağını söyleyerek ısrarla oynamalarını istemiş.Ondan kurtulmak için Lasker çabuk pes etmiş.Fakat yolcu tekrar taşları dizerek yine oynamalarını istemiş. Lasker ona ders vermek için:
- Herşeyi anladım,Vezir benim işlerimi karıştırıyor,onun için bu sefer ben Vezirsiz oynayacağım.
Yolcu uzun sure gülmüş ;fakat sonra maçı nasıl kaybettiğini anlayamamış.Şimdi,Vezirsiz oynama sırası ona gelmiş ve Lasker tekrar oyunu kaybetmiş.Sonra tekrar Lasker Vezirsiz oyunu kazanmış. Yolcu ne olduğunu şaşkınlıkla izliyormuş. Birkaç zaman sonra yolcu fenalaşmış ve sonraki durakta sağlık görevlileri onu sedye ile trenden indirmişler.
Bir defa Alekhin Arjantin’de simultane veriyormuş.Birden oyunculardan biri büyük bir sevinçle:
-Üstat,ben sizi üç hamle sonra mat yapacağım! demiş.
- Tebrik ederim, demiş Alekhin .”Fakat Beyefendi Allah aşkına heyecanlanmayın,once ben sizi 2 hamlede mat yapacağım.”
Çek Büyükusta Rihard Reti’ye sormuşlar :” Siz varyantları kaçıncı hamleye kadar
hesaplıyorsunuz?”
“Sadece bir hamle” demiş Reti ve eklemiş :”Fakat bu hamle en iyisi olması gerekir”
* * *
Çok cimri olan birine onun satranççı arkadaşları misafirliğe gitmişler.Oturmuşlar,satranç oynamaya başlamışlar.Aradan zaman geçmiş ve evin hanımı:
- Bey, misafirlere rahatlatıcı, serin bir şey ikram etmeyecek misin? demiş.
- Tabi ki – demiş ev sahibi ve pencerenin kanatlarını geniş geniş açmış.
Misafirler 10-15 maç yaptıktan sonra misafirperver ev sahibi masadan kalkmış ve:
- Beyler,bırakın oynamayı artık.Evinize gidip öğle yemeğinizi yeme zamanı geldi!-demiş.
Macar büyükusta Gideon Barsa’nın dış görünüşü kendi özel hayatında olduğu gibi matematikçi görünümüne sahipmiş.Uzun boylu,zayıf ve bir o kadar da çirkin.En güzel parti ödülünü kazandığı bir turnuvadan dönüş sırasında şöyle bir olay yaşanmış.Eşyasını kontrol eden gümrük memuru,
mermerden yapılan heykelciği görünce bunun ne olduğunu sormuş.Büyükusta güzellik
ödülü kazandığını söyleyince,gümrük memuru bir defa daha bakmış ustaya- ve:
- Diğerlerinin nasıl olduğunu tahmin edebiliyorum! demiş.
* * *
Cimri bir babanın küçük oğlu,babasına sormuş:
- Baba,benim doğum günüm için nasıl bir hediye almayı düşünüyorsun?
- Ben senin için güzel bir hediye hazırladım ,oğlum! demiş babası.”Biz ikimiz şimdi oturur satranç oynarız ve ben sana kocaman bir At avantajı veririm.”
Eski Dünya şampiyonlarından Mikhail Tal hazır cevap biriymiş ve gazetecilerin sorduklarına hemen cevap veriyormuş. Maja Chiburdanidze bayanlar arasında dünya şampiyonu olduktan sonra,Tal’a sormuşlar:
- Maja’nın erkekler arasında dünya şampiyonu olma şansını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Tal hemen cevap vermiş:
-Benim bayanlar arasında şampiyon olmamdan onun erkekler arasında şampiyon olma şansı daha yüksek!
Büyük usta Osip Bernşteyn(1882-1962) çok zeki bir insandı. Bir gün,60 yıllık başarılı bir satranç kariyerin sonlarına doğru, Büyükusta O’Kelli ile sohbet ediyordu. O’Kelli 20 yaş daha gençti.
-Biliyor musun,ben Lasker,Capablanca ve Alekhin’e katıldıktan sonra(yani öbür dünyaya göç ettikten sonra) onlar beni kıskanacaklar,diyordu.
- Niçin? diye merakla sordu O’Kelli.
- Çünkü ben birçok açılış yeniliklerini biliyorum, onların ise bunlardan haberi yok!
açıklamasını yapıyor büyük usta.
Moskova’da satranç severler, zamanın büyük oyuncularından biri olan Mikhail Chigorin ile karşılaşıyorlar.Ona 14 yaşındaki Aleksander Alekhin’i gelecek vaat eden bir genç olarak tanıtı
yorlar.Alekhin’e kendi oyunlarından birkaçını göstermesini rica ediyor Chigorin.
- Hayır efendim,izin verin sizin takdire değer oyunlardan herhangi birini göstereyim diyor
genç Alekhin.
O zaman Chigorin,Laskere karşı kazandığı oyunlardan bir tanesini göstermesini söyler.14 yaşındaki Alekhin tüm partiyi ezbere tahta üzerinde anlatmış.Chigorin hayretler içerisinde:
- Pekala,20 sene önce oynadığım oyunu canlandırabilir misin? Ve Chigorin oynadığı rakibin adını vermiş.
- Tabi ki – cevap vermiş Alekhin “ Bu partide sizin mükemmel kombinezonunuz nasıl unutulabilir?”
Maçı baştan sona kadar hiç hatasız tekrar etmiş. Daha sonra Alekhin kendi oyunlarından birkaçını göstermiş. Bütün hayatını satranca adayan Chigorin, bu genç adamda geleceğin şampiyonunu görmüş. Ona nasihatlarda bulunduktan sonra tekrar tekrar başarılar dilemiş.